04 Eylül 2015 00:56

Bodrum’da yüzüstü yatan Kobanêli çocuğu kim öldürdü?

Bodrum’da yüzüstü yatan Kobanêli çocuğu kim öldürdü?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bodrum’dan Kos’a gitmek üzere yola çıkan, ama cesedi kıyıya vuran 3 yaşındaki Kobanêli çocuğun cansız bedeni dünyayı sarstı, hepimizin tüylerini ürpertti. Yüreğimizi derinden sarstı.

İnsanlığımızdan utandık, buna neden olanlara lanet okuduk...

Der Speigel, çocuğun Kobanêli olduğunu ve ailesinin Kanada’ya gitmek üzere yola çıktığını yazıyor. “Ottowa Citizen” gazetesini kaynak gösteriyor.

Bu sarsıcı fotoğraf karesine baktığımızda elimizden, içimizde bir volkan gibi kaynayan öfkemizi haykırmak, çocuk bedenlerinin karaya vurmasına neden olanlara lanet okumaktan başka bir şey gelmiyor.

Peki bu insanlık trajedisinin sorumlusu kim, öfkemizi kime kusalım?

Çocuğun anne-babasına mı?

Hayır. Çünkü onlar da bu trajedinin kurbanları. Annenin cesedi de kıyıya vurmuş.

İnsan tacirlerine mi?

Neye yarar ki... Onlar sonuçta yerlerini-yurtlarını terk etmek zorunda kalanları para karşılığına güvensiz, tehlikeli yollardan karşı kıyıya götürmeye çalıştıkları için suçlu olabilirler. Lastik bot yerine güvenli bir tekne belki bugün yüreğimizi derinden sarsan o fotoğraf karesini engelleyebilirdi, ama trajedi devam edecekti.

O zaman geriye Suriyeli küçük çocuğu ailesiyle birlikte başka bir ülkeye sığınmak, en tehlikeli yolları göze alıp karşı kıyıya geçmek zorunda bırakanlar kalıyor.

Suriye’de rejim değişikliği için büyük planlar yapanlar, düğmeye basanlar, ülkeyi iç savaş ve kaosun içine çekenlerin hepsi Bodrum’da kıyıya vurarak yüzüstü yatan küçük çocuğun ve daha nicelerinin katilidirler.

Bodrum kıyısındaki Kobanêli çocuk ölmedi, öldürüldü.

Küçük çocuğun kıyıya vurmuş cesedi aynı zamanda, bölgede büyük hesaplar yapanların faturayı “küçük insanlara” çıkardığının resmidir.

Açıktır ki kapitalist dünya gün geçtikçe daha fazla barbarlaşıyor.

Birleşmiş Milletler eski Gıda Raportörü Denetçisi Jean Ziegler’in değişiyle “Yamyam (Kannibalische) bir dünya düzeni” hakimiyetini kurmuş.

İnsan hayatının değersizleştirildiği, insanın insanı yok ettiği, adeta yediği bir düzene daha ne denilebilir ki...
Ziegler, kaleme aldığı “Dünyayı Değiştir!” (Ändere die Welt!) kitabında çok önemli bir noktanın altını çiziyor: “Bugün açlıktan ölen her çocuk, aslında öldürülüyor”.

Öldüren, çocukları ve ailelerini açlığa mahkum eden bu yamyam kapitalist düzenden başkası değil.
Ziegler’in kitabında yer alan veriler çarpıcı: Her beş saniyede 10 yaşından küçük bir çocuk açlık ya da yetersiz beslenmenin yol açtığı hastalıktan ölüyor. Bu süre 2001’de 7 saniyeydi.

Yıllar geçtikçe saniyeler azalıyor.

Tablo bu denli korkunç

Her yıl savaşlardan çok açlıktan insanlar ölüyor.

2013’te tam 14 milyon insan sadece açlık ve onun yol açtığı hastalıklardan ötürü hayatını kaybetmiş. Başka bir veriye göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra meydana gelen savaşlarda 25 milyon insan ölmüş.

Azınlığın elindeki toplam servet arttıkça yoksulluktan, açlıktan, savaşlardan ölenlerin sayısı artıyor. Dünya hızla bu yöne ilerliyor. Bu nedenle daha fazla ölümün olmaması için artık iyice yamyamlaşan bu düzenin mutlaka değişmesi gerekiyor. Çünkü, üretimdeki hızlılık ve zenginlik, hiç kimsenin açlıktan ölmediği bir dünyanın mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Ziegler, kitabında bugünkü üretimin 7 değil 12 milyar insanı doyurabilecek düzeyde olduğunu rakamlarla ortaya koyuyor.

Ne var ki, zenginliği elinde bulunduranlar bunu paylaşma yerine daha fazla kontrol altında tutmanın savaşını veriyorlar. Avrupa devletlerinin sığınmacılara karşı duvarları yükseltmek için attığı adımlar, çıkardığı ve çıkaracağı yasalar da bu savaşımın parçası. Binlerce insanın aç-susuz Avrupa’nın ortasında toplama kamplarında tutulmasını başka nasıl açıklamak mümkün?

Nereden bakılırsa bakılsın, dünyanın bütün zenginliklerine el koyan, Batı Avrupa ve Kuzey Amerikalı emperyalist devletler yoksul ülkeleri istila edip sömürdükçe insanlık büyük trajedileri yaşanmaya devam edecek. Bunu bitirmenin tek yolu dünyayı değiştirmekten geçiyor.

Cesetlerin kıyıya vurmadığı dünya kendiliğinden kurulmayacak. Biriken öfkeler, isyanlar, özlemlerin aynı denizde buluşmasıyla kurulur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa